2

Bu haber başka yerde yok : Meşhur kahvaltıda neler yaşandı?

Posted by Trevanian on 04:51

Ajda Pekkan'ın Yıldırım Aktuna ile aşk yaşıyor diye yasaya yapılan bir rötuşla "
Devlet Sanatçısı" ilan edildiği bir ülkede yaşıyoruz. Haliyle kuruluşundan beri uğraştığı en büyük sorunun çözümünde sanatçı sıfatı altında Demet Akalın, Nihat Doğan, Seda Sayan, Alişan ve Davut Güloğlu gibi tiplerden medet umulması pek de şaşırtıcı bir durum değil. Hatta gözlerim Ankaralı Namık, Serdar Ortaç,Petek Dinçöz, Şahin K, Aydemir Akbaş ve Ayşe Hatun Önal gibi diğer değerli isimleri aradı ama ya unutuldular ya da yoğun programları dolayısıyla iştirak edemediler.

Büyük yankı uyandıran kahvaltıya geçersek, ismini vermek istemeyen bir kaynaktan edinilen istihbarata göre olay kahvaltının basına kapalı kısmında şunlar yaşandı:


Bodrumda verdiği konserde beklediği atmosferi bulamayınca "Dağdan mı geldiniz, Diyarbakır'dan mı?" diye tepki gösteren Demet Akalın "Kürt Sorununa Bebek Modeli" isimli bir çözüm önerisinde bulundu. Bebek'te yaygın olan tiki dili ve terminolojisinin uzman bir ekip tarafından Kürtçe'ye uyarlanması fikri sanatçılar arasında takdirle karşılandı.

Askerliği tecil ettirmek için kendisini Tepecikspor'da futbolcu gibi gösteren büyük vatanseverlerden Alişan, "
Tepecikspor'un kapıları Türk / Kürt/ Laz / Çerkes tüm asker kaçaklarına açıktır, hepimiz kardeşiz ayrı gayrı yok!" deyince duygu dolu anlar yaşandı, sanatçılar göz yaşlarına zor hakim oldu.

İlk çıkışını "Benim olmazsan taciz ederim, benim olacaksın sana yemin ederim" isimli sapık/saplantılı şarkışıyla yapan ünlü sanatçı ve çiçeği burnunda siyaset adamı Nihat Doğan Güneydoğu'da kadın hakları alanında büyük ihlaller yaşandığını dile getirdi ve sanatçıları bu konuda daha duyarlı olmaya davet etti.

Kısa adı IFFHS olan Uluslararası Futbol Tarihi ve İstatistikleri Federasyonu tarafından "Şubat ayı Orta Doğu ve Balkanların en güvenilir kadını" seçilen Seda Sayan "Elma krom ile Kürt kadınlarının da zayıflamasında her türlü sorumluluğu almaya hazırım" dedi.

Mustafa Sandal "
Bakın ben burdayım, sosyal olaylara ilgisiz değilim, halbuki Tarkan öyle mi? Zaten dans figürlerinin çoğunu benden arakladı ama bu konuda polemiğe girmek istemiyorum sanatçı kişiliğime yakışmaz" dedi.

Kahvaltıda ayrıca İbrahim Tatlıses'in "
Aç ayı oynamaz" diye şaka yaptıktan sonra yoğurduğu çiğköfteyi Dolmabahçe Sarayı'nın tavanına yapıştırması, Teoman'ın daha önce tartışmalı olduğu bir paparazziyi tartaklaması, Hakan Peker'e 12 farklı sanatçı tarafından Benjamin Button esprisi yapılması diğer dikkat çeken olaylardı.

Organizasyonun sonunda sanatçılar ve siyasiler bu toplantının Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi yönünden çok faydalı olduğu ve tekrar edilmesi gerektiği konusunda hemfikir oldular. Daha geniş bir katılımla Mart ayında da Topkapı Saray'ında toplanarak mangal yapıp kuzu çevirmek üzere sözleştiler.

|
1

Tayvan mı oluyoruz ?

Posted by Trevanian on 00:35

Ara sıra paketlenip paketlenip ortalığa salınan “Türkiye İran olur mu? Türkiye Malezya olur mu ?” “Baharda Komünizm gelir mi? furyasına mütevazi bir katkıda bulunmak isiyorum...

Türkiye Tayvan olur mu?


Özellikle Reha Muhtar'ın enkırmenlik denen şeyi yaptığı yıllarda ekranlardan eksik olmazdı Tayvan meclisi kavgaları. Çekik gözlü, minyon, bruş li tipli dayılar/teyzeler Allah yarattı demeyip kafa göz dalarlar birbirlerine. Tayvanlı vekiller bir kere atletiktir. Uçan tekmesinden aparkatına kadar geniş bir yelpazede görsel şölen sunarlar. Yer yer Amerikan Güreşi tadında ekip çalışmalarına bile rastlamışlığım vardır.

Geçen hafta TBMM deki kavgayı izledik. Meclis TV de en tatlı yerinde yayını kesmiş. Olayın gelişmelerini fotoğraflardan takip ettik. Şunu söyleyebilirz ki TBMM asla bir Tayvan Meclisi değil. Bir kere bizimkilerin alayı götlü göbekli amcalar. Tayvandaki dinamizmden, fiziki kaliteden eser yok. Teknik olarak ise bir bildikleri Osmanlı tokadı ve bodoslama gömülen kafalar. Kısacası beğenmedim vekillerin performansını. Tayvan meclisi Premier League ise TBMM ancak Turkcell Süper Lig’dir benim nazarımda. Ayrıca kadınlarımızı da siyasette daha aktif olmaya çağırıyorum. Geçen hafta gördük ki bayan vekiller kavgada aktif bir rol almamışlardır. Modern ve çağdaş Türk kadını mecliste cereyan eden her olayda başrol oynamalıdır. Feodal ve gerici motivasyonlarla bu tip atkivitelerde geri planda durarak sınıfta kalmışlardır. Halbuki Tayvan'da öyle mi??




Olaya gelirsek AKP liler kendi partililerinin yaptığı benzetmeye kendileri köpürdüler. Varsa da içimizde barındırmayız dedikleri adamın iki yıldır içlerinde barındığı ortaya çıktı. Kendi kendilerine gaza gelip yaklaşık yüz kişilik bir gurup MHP saflarına yürüdü. Neticeye baktığımızda kavgadan ağır hasarlı çıkan gene üçyüz küsur kişi olan AKP liler. Ben bunu kendimce MHP li vekillerin talebelik yıllarında ifa ettikleri reislik vazifeleri sırasında toplanıp toplanıp kafalarına göre adam döverken edindikleri tecrübeye ve daha önce kendi kongrelerinde sandalye, mikrofon gibi aksesuvarları da kullanarak giriştiktikleri kavgalardan edindikleri birikime bağlıyorum. Bir yerlerde bir selçuklu askeri üç bizans askerine, bir moğol askeri de oniki selçukluya bedeldi gibi bir orana rastlamıştım. Bizim meclis için de benzer bir tasnifte bulunsak yeridir.

Beni en çok şaşırtan Recep Akdağ oldu. Kavganın vidyosunda izleyemesek de fotoğraflardan gördüğüm kadarızla sessiz sakin hatta biraz mıymıy bir insan portresi çizen sağlık bakanımız Recep Akdağ meğer Osman Durmuş’a karşı on kaplan gücündeymiş. Gözlükleri çıkarmış, kendine güveni gelmiş, tehditler savurmuş, iki kişi zor zaptetmiş kendisini. Gerçekten şaşırdım.

Bir diğer kaydadeğer olay Bülent Arınç’ın kabadayılık girişimi oldu. Bu mecliste Şevket Kazan’ı bile gördük ama ben bu adam kadar hazımsız bir başka siyasetçi görmedim. Adam en ufak bir karşıtlığa bile tahammül edemiyor. Bir de buna vicdan micdan diyorlar. Memleketi Manisa’da yuhalandı, şehit cenazelerine yasak getirdiler. Manisa belediyesini kaybettiler halkı hainlikle nankörlükle suçladı. Vukuatlarını ve patavatsızlıklarını saymaya kalksak ufak bir fasikül çıkar. Şimdi de kalkmış yönetimini beğenmedi diye Güldal Mumcu’nun odasını basıp kendince azarlamaya kalkmış. Faşizm illa ki badem bıyık bırakıp gamalı haç sembolleriyle yahudi kovalamak değildir derken anlatmak istediğim tam anlamıyla budur. Adam bunu yapma hakkını kendinde görüyor. Hadi bir sinirle böyle bir eşşeklik etmiş deyip geçeceğim. Fakat bir gün sonra basın açıklaması yapıp hala “ben onu ikaz etmeye gittim, tavsiye verdim, kötü mü ettim? gibi abuk laflar ediyor. Bu tezinde iddialıysa ben de bir gece ansızın evini basıp kendisini olanca iyi niyetimle “militanlık yapma !” diyerek nacizane ikaz etmek isterim. Şimdi şaka maka biri bunu okusa Ergenekon’dan yargılanırım , davamı da Arınç’a sikast davasıyla birleştirirler. O yüzden hemen mevzuyu kapatıyorum. Ama Bülent Arınç da bir sütoğlandır benim gözümde. Sevmiyorum seni sütoğlan!

Bir de gerçekten üzüldüğüm bir vatandaş var. O da günah keçisi İsmail Hakkı Eser. Garibim tipik bir “ il teşkilatının önde gelen ismi” davranışı sergilemiş. Genel başkanını yıkamış yağlamış bunu yaparken de kantarın topuzunu kaçırmış. Bir istifa edişi var ki, yüzü asık, boynu bükük, ama hala bir yandan da çok sevdiği partisine yalaklanmayı bırakmayan... İçim parçalandı izlerken.



|

Copyright © 2009 BoŞ MuHaBBeT ; Hiçbir hakkı saklı gizli değildir, ortalık malıdır